"Beklediğin bir şey anca sen onu beklediğini unuttuğun zaman gerçekleşir" demiş Küçük İskender. Öyle ya yıllarca peşinden koştuğu, hayal ettiği şampiyonluk sevinci, her seferinde elinden kayıp giden Trabzonspor taraftarı kadar kimse tatmamıştır bu duyguyu. Henüz her şey bitmiş değil ve en azından bir kaç ay daha beklemeye devam edecek Trabzonspor'a gönül verenler ama görünen köy bu kez klavuz istemiyor gibi. Üç büyüklerin puan kaybetmek için yarıştığı bu sezonda Karadeniz temsilcisi şampiyonluğa yürüye yürüye gidiyor. Peki bu nasıl oldu? Büyüklüğü tartışılır hale gelen, kendi taraftarının bile inancını yitirme noktasına gelen Trabzonspor nasıl Türkiye'nin en iyi takımına dönüştü? Gelin birlikte inceleyelim.
1996'da Fenerbahçe'ye kaptırılan şampiyonluğun ardından kolay kolay kendine gelemeyen kulüp, defalarca kez kadroda revizyona gitmek zorunda kalmıştı. Sabretmeye tahammülü olmayan insanlara sahip bu topraklarda ne seçilen yönetimler uzun soluklu olabildi ne de teknik direktör tercihlerinde istikrar sağlanabildi. Maddi anlamda üç büyüklerin gerisinde kalmak biraz da İstanbul gibi bir cazibe merkezine uzak kalmaktan kaynaklanıyordu ama dönem dönem kurulan iyi kadrolara bile yeterince sabır gösterilmiyordu. Ta ki 2018 Nisan ayındaki başkanlık seçimine dek. O tarihte başkan seçilen Ahmet Ağaoğlu, uzun süredir boynu bükük kalan Trabzonlunun kaderini değiştiren kişi olmayı başardı. Artık kulübün bütçesi har vurulup, harman savrulmuyor, transferler çok daha titiz bir şekilde yürütülüyor, kulübün azalmakta olan marka değeri yukarıya doğru ivmelendiriliyordu.
Seçildiği günlerde soyadı benzerliği nedeniyle Karadenizli ünlü müteahhitle karıştırılan Ağaoğlu, önce kendi adını geniş kitlelere ezberletti ardından da Trabzonspor'un "Yeniden Doğuş Projesi" ne start verdi. Ne de olsa sadece hırsızlardan korunmak amacıyla sopası evlerde bulundurulan bir ülkede golf sporunu yaygınlaştırmış kişiydi Ağaoğlu. Yıllarca başkanlığını yürüttüğü Golf Federasyonu onun yatırım planları sayesinde turnuvalar düzenlenen, bolca tesise sahip bir ülkeye dönüştü. Doksanlı yıllarda bir dönem yöneticilik geçmişi de olan Ahmet Ağaoğlu oldukça elit bir zümreye hitap eden bu sporu idare etmenin meyvelerini Trabzonspor başkanlığında da almaya başladı. Katar üzerinden sağladığı yüksek gelirli sponsorluk anlaşmaları, eskiye nazaran artan reklam gelirleri, açılan yeni statla birlikte bilet satışlarının yükselmesi saha dışında Ağaoğlu'nun ilk zaferleriydi.
Saha içindeyse ilk 4'e girme mücadelesi veren, şampiyonluk umutları yok denecek kadar az olan bordo-mavililerin elinde önemli altyapı değerlerinin olması yeni başkanın şansıydı. Önce Okay Yokuşlu ve Juray Kucka transferlerinden 12 buçuk, ertesi yıl Lille'e giden Yusuf Yazıcı'dan 17 buçuk milyon euro gelir elde eden Trabzonspor geçmişten kaynaklanan borçları önemli oranda azaltmış oldu. Yusuf'la aynı günlerde A takıma yükselen Abdülkadir Ömür ve Uğurcan Çakır'ın katkıları da şimdiden tartışılmaz seviyelere ulaştı bile. Henüz bu isimler kadar parlamayan ancak gelecek vaat eden diğer gençlerle birlikte çok uzun yıllar meyve veremeyen altyapının artık oldukça işler hale geldiğini söyleyebiliriz. Bu da elbette yabancı sınırının azaltılacağı önümüzdeki dönemlerde Trabzonspor'un en büyük kozlarından birsi olacak. Tabi bu isimlerin kazandırılmasında o dönem takımın başında olan Rıza Çalımbay ve sonrasında göreve gelen Ünal Karaman'ın haklarını teslim etmek gerekiyor. Özellikle Ünal Karaman ile birlikte ivmeyi yukarıya taşımaya başlayan Trabzonspor'da bugünlerde çok üst düzey oyunculara dönüşen Nwaekeme ve Sörloth'un transferleri daha sonra görüşülecek isimlerin seçiminde yol gösterici oldu.
Ancak takımda her şey yolunda giderken keskin bir kararla Ünal Karaman ile yolların ayrılması 4 yıllık Ağaoğlu döneminin en çok tartışılan ve eleştirilen kararı olmuştu. Beklenmedik ayrılığın ardından takımın tecrübesiz Hüseyin Çimşir'e emanet edilmesi 2020'de şampiyonluğun Başakşehir'e kaptırılmasına sebebiyet verdi diyebiliriz. Pandemiye lider giren Karadeniz Fırtınası aradan sonra devam eden sezonda başarılı olamayınca taraftarını bir kez daha hüsrana uğrattı. Tüm dünya için kötü geçen 2020 yılı Trabzonspor için de benzer etkideydi. Boş tribünler önünde oynamaya alışkın Başakşehir'e kaptırılan şampiyonluğun ardından bir hata da Türkiye'de kimselerin tanımadığı Eddie Newton'ın getirilmesiyle yapıldı. Her ne kadar İngiliz futbolundan ilham alınmak istense de bu deneme Trabzonspor'u geriye götürdü. Sörloth'un yeri dolduramayan, Burak Yılmaz'ı düşük bir bedelle gönderdikten sonra Sosa ve Novak'ı da bedelsiz Fenerbahçe'ye kaptıran Ahmet Ağaoğlu yönetimi ilk kez çatlak sesler duymaya başlamıştı ki Abdullah Avcı çıkageldi.
Çok uzun süreli Başakşehir macerasında her sene üstüne koya koya giden bir kulüp ortaya çıkartmasına rağmen hem Milli takımda hem de Beşiktaş'ta bekleneni veremeyen Abdullah Avcı hamlesi bir çok sorunun çözülmesini sağladı. Özellikle Beşiktaş kariyeri tam bir hayal kırıklığı olan Avcı'nın henüz olaylı ayrılığının etkileri geçmeden Trabzonspor'a getirilmesi camia içindeki çatlak sesleri beraberinde getirdi. Ancak takımın içinde bulunduğu durum itibariyle denenebilir bir riskti. Zira 8 hafta sonunda küme düşme hattıyla aynı puanda olan bordo mavililer için kayıp bir sezon olacağı aşikardı. Yıllarca boş tribünler önünde oynayan Başakşehir'de takım oyunu oynatarak dar kadrolardan bile verim almayı başaran ancak baskının üst seviyede olduğu Milli takım ve Beşiktaş'ta dikiş tutturamayan Abdullah Hoca da son büyük takım denemesi olabileceğinin farkındaydı. Dibi görmüş ve çıkmak isteyen Trabzonspor-Avcı birlikteliğinde müthiş bir kan uyumu sağlandı. Önce savunmaya çeki düzen veren tecrübeli teknik adam kendisinden önceki 8 haftada kalesinde tam 15 gol gören takımı lig sonunda en az gol yiyen ikinci takıma dönüştürdü. Az pozisyon veren, kısır skorlu galibiyetler alan Trabzonspor yavaş yavaş tablonun üst basamaklarına yükselmeye başladı. Bir önceki sezon kaçan şampiyonluğun şokunu yeni hocasıyla birlikte atmaya başlayan takım dağınık görüntüsünden kurtulmuş ve mücadeleci bir kimliğe bürünmüştü. Pozisyon üretmekte zorlanan ekibe katılan Bakasetas, Alanyaspor'da verdiği katkının daha fazlasını verince kadroda önemli bir adım atılmış oldu. Ancak bunca olumlu sinyallere rağmen Newton döneminde lige havlu atan Avcı'nın öğrencileri 3 büyükler arasında oldukça çekişmeli geçen şampiyonluk yarışına dahil olamadı. Yine de elde edilen dördüncülük sezon başındaki karamsar havayı dağıtmaya yetti.
2021 yazına ses getiren transferlerle giren Trabzonspor rakiplerine göz dağı vermeye başladı. Her ne kadar ilerlemiş yaşlarında olsalar da Marek Hamsik ve Gervinho gibi dünya futbolunda popüler isimlerle anlaşan Ahmet Ağaoğlu yönetimi, yine İtalya Serie A'da top koşturan Denswill ve Bruno Peres'e de kanatları teslim etti. Bir önceki sezon Sörloth lüksüne alıştığı için nokta santrafor eksiğini çok fazla hisseden taraftarına yine Kuzey'den, sarışın ve bitirici Cornelius'u armağan eden scout ekibi hedefi 12'den vurmayı başardı. Bir önceki yıl etkisi az olan Djanini'nin üretkenliğini de arttıran bu hamlelerle birlikte Trabzonspor ligin iddialı ekiplerinden biri haline geldi. Daha elde Nwakaeme, Bakasetas ve sakatlık krizlerini atlatan Abdülkadir Ömür gibi önemli oyuncular da vardı. Uğurcan Çakır Euro 2020 eleştirilerini kafasına çok fazla takmış olacak ki adeta onları mahçup etmek için oynar hale geldi. Takımın iskeletinde tek sıkıntılı gözüken yer yine savunmanın ortası gözüküyordu ama birbirini iyi tamamlayan oyuncu grubu sayesinde bu eksik de fazla hissedilmedi.
Sezon başladığında son şampiyon apoletine sahip olmasının yanı sıra bir çok yıldız oyuncu transfer eden Beşiktaş favori gösteriliyor, kötü gidişine dur demesi beklenilen Fenerbahçe hemen arkasına yazılıyor, gençlik aşısı yaptıran Galatasaray'dan olumlu şeyler bekleniyordu. Ancak gidişat hiç de beklenilen şekilde gelişmedi. İstanbullu rakiplerinin defoları haftalar ilerledikçe ortaya çıkmaya başlarken daha ilk haftada Malatya'da 5 atarak bu sezonun farklı olacağının sinyalini veren Trabzonspor gücünü ortaya koyuyordu. Öyle ki 11. haftada tabloya bakanlar liderin üç esas rakibiyle arasındaki farkı göstermek için iki elini kullanmaya başlıyor, 14. hafta itibariyle artık ikinci eldeki parmakların da yetmediğini görüyordu. Geçtiğimiz sezon başlayan maç kaybetmeme serisi 27 maça çıkan Karadeniz Fırtınası, Antalya'daki yenilginin ardından 3 kez de berabere kalarak sendelemesine rağmen ezeli rakiplerinin çok daha fazlasını kaybetmesi nedeniyle strese girme sendromuna bile yakalanmadı.
Hele bir de bu uçuk puan farklarına rağmen para harcamaktan kaçınan rakiplere nispet yaparcasına devre arasında transfer şovu yapan Trabzonspor, sezonun nasıl devam edeceği hakkında da ipuçları veriyordu. Özellikle Edin Visca'nın alınmasıyla hücum yönü anlamında adeta yıldızlar topluluğuna dönüştü desek abartmış olmayız. Adı her sezon başka büyükle anılan Visca'nın da Trabzon'a gelmesiyle birlikte artık sadece bu sezonun değil muhtemelen önümüzdeki sezonun da en güçlü şampiyonluk adayı oldular. Lideri zorlayabilecek tek takım olan Konyaspor'un dar kadrosuna rağmen bir de en üretken oyuncusu Serdar Gürler'i Başakşehir'e kaptırmış olması Mayıs ayındaki nihai tablo hakkında fikir veriyor gibi. Son 13 haftaya girilirken evinde devirdiği Konyaspor'la arasındaki farkı maç fazlasıyla 12'ye çıkaran Trabzonspor 38 yıl aradan sonra kazanılacak ilk resmi şampiyonluğu için artık gün sayıyor. Nasıl ki stadın skorbordunda 60. dakikanın son saniyeleri yazılıyken hazırlıklar tamamlanır ve geri sayımın ardından 61. dakika şovu başlar ya şu an öyle bir hava hakim hırçın Karadeniz dalgalarının vurduğu şehirde.
Peki sizler, Trabzonspor'un son yıllardaki bu istikrarlı yükselişi hakkında neler düşünüyorsunuz. Mutlu sona çok yaklaşan kulüp artık bu işi bitirir ve o çok özlediği şampiyonluğa kavuşur mu? Gelecek sezonların da en büyük favorisi haline gelebilirler mi? Yorumlarınızı yazmayı ve bizleri Instagram hesaplarımızdan da takip etmeyi unutmayın. Yeni videolarda görüşmek üzere hoşçakalın.
Yorumlar
Yorum Gönder