Sürpriz...Literatürde hiç beklenmediği için insanı şaşırtarak sevindiren ya da insanın üzüntüsüne yol açan olaylara sürpriz adı veriliyor. Özellikle kadınlar tarafından çok sevilen ve sevdiği erkeklerden sıkça görmek istedikleri bu eylem sporun içinde de zaman zaman kendini gösterir ve heyecanın, ilginin artmasına neden olur. Ancak özellikle son 5 yılda kadınlar tenisinde yaşananlar için artık sürpriz ifadesini kullanmak pek mümkün değil. Erkeklerde uzun yıllardır Nadal, Federer, Djokovic üçgeninden nadiren uzaklaşan, hatta her zeminin favorisinin genellikle kazandığı bir düzen söz konusuyken, kadınlarda Serena Williams'ın dominant yıllarının sona ermesinin ardından neredeyse her turnuvada başka oyuncular ön plana çıkıyor. Son altı turnuvanın altısında da farklı bir raket zafere ulaşırken, süreci 15 turnuvaya uzattığımızda farklı şampiyon sayısının da 12'ye çıktığını görüyoruz. Zira Osaka'nın üç, Halep'in iki turnuvadan kupayla ayrıldığını ve onlar da dahil olmak üzere 11 farklı ismin ilk kez bu sevinci yaşadığını düşünürsek artık favorilerden birinin şampiyon olması sürpriz haline geldi diyebiliriz.
Henüz geride bıraktığımız Roland Garros tenis turnuvasında geçen yılın sekiz çeyrek finalistinden hiçbiri bu yıl aynı başarıyı gösteremedi ve tamamen yeni isimlerden oluşan bir mücadele izledik. Aynı zamanda 1 ay önce Amerika'da yapılan US Open tenis turnuvasında da çeyrek final gören hiçbir oyuncu formunu bu turnuvaya yansıtamadı. Yani kort istikrarı sağlayabilen olmadığı gibi, form grafiğini 1 aya bile yayamayan kadın raketler izler olduk son dönemde. Bu bir yandan işin heyecanını arttıyor olsa da bu kadarı biraz fazla sanki. Çünkü bir Nadal-Federer-Djokovic rekabeti kadar olmasa da insanı heyecanlandıracak, geçmişten gelen bir hikayesi olan eşleşmeler aramıyor değiliz. Her ne kadar kadınlar erkeklere nazaran daha dezavantajlı bir fizyolojik yapıya sahip olsalar ve hamilelik gibi erkeklerin yaşamadığı zorlu bir süreçten geçiyor olsalar da geçmişte bu zorluklara göğüs gerebilen nice kadın tenisçiye tanıklık etti spor dünyası.
2019 Roland Garros finaline çıkarken oynadığı oyunla herkesi heyecanlandıran Marketa Vondrousova, aynı turnuvada yarı final gören Amanda Anisimova, geçen yıl US Open kazandıktan sonra sakatlık problemlerinden kurtulamayan Bianca Andreescu ve onunla birlikte yarı final mücadelesine çıkan Belinda Bencic gelecek vaat eden isimler olarak ön plana çıkıyor. Ancak şimdiye kadar "Tek şarkılık müzisyenler" gibi tek turnuvada başarı elde edebilmiş bu z kuşağı temsilcisi oyuncular, ilerleyen dönemlerde adlarını süper starlar seviyesine yükseltmek istiyorlarsa önce her turnuvaya katılabilecek sağlıkta yaşamaları sonrasında ise elde ettikleri o turnuva başarılarının tesadüfi olmadığını kanıtlamak zorunda. Zira bir dönem bu yollardan geçen beş önemli tenisçi Azarenka, Wozniacki, Sharapova, Kuznetsova ve Radwanska tarihe altın harflerle adlarını yazdırma fırsatı ellerine geçmesine rağmen bir yere kadar başarılı olabilmiş isimlerdi. Yakın zamanda tenisi bırakan ve oyunundan çok dış güzelliğiyle popüler moda ikonu haline gelen Maria Sharapova'yı bu isimlerden ayrıştıranlar olabilir ama özellikle son dönemlerinde tur atlaması bile sürpriz sayılan yıldız isim yeteneğini tam olarak sergileyememişti. Belki güzellik açısından fazla ön plana çıkmıyor olsaydı daha iyi noktalara varabilirdi ama medyatik olmak onu suçu sayılmamalı.
Yorumlar
Yorum Gönder