Kaderleri Benzer İkili Premier Ligde Buluştu


 

1990 yılının 28 Nisan'ında şampiyonluk için küçük de olsa hesaplar yapan Aston Villa, kendi sahasında konuk ettiği Norwich City karşısında 3-3 berabere kalınca yaklaşık 155 km ötedeki Liverpool sokakları 18. kez mutlu sona ulaşmanın coşkusunu yaşıyordu. Anfield'da konuk ettiği QPR'ı 2-1 ile geçen Daglish'in talebeleri, zaferlerle dolu geçen 70 ve 80'li yılların ardından 90'lı yıllara da ilk imzalarını atıyorladı işte. O gün otuz yıllık bir hasretin başladığı günde olduklarını tahmin edebilecek bir futbolsever yoktu hiç kuşkusuz. 

Ertesi hafta gözler bu kez bir alt küme son haftasına çevrilmiş ve ligin yeni takımlarının kim olacağı beklenmeye başlanmıştı. Son düdükler çaldığında şampiyon olan Leeds United, henüz kurulmamış olan günümüz Premier Ligi'ne yükselmeye hak kazanıyordu. 8 yıl önce yine bir Liverpool şampiyonluğunun yaşandığı günlerde küme düşmenin hüznünü yaşayan Leeds sokakları bu kez mutluluğu paylaşıyordu mazisi köklü rakibiyle. Hatta lige çıkmakla yetinmeyen "Beyazlar" lakaplı sarı-lacivertliler, Liverpool'un açık ara en fazla şampiyon tamamladığı İngiltere 1. Futbol Ligi'nin son kazananı olarak tarih kitaplarına da adlarını kazıyorlardı 1992 senesinde.

12 yıl kalıp, iddialı oldukları Premier Lig'de hiç şampiyonluk göremedi Leeds United ama koskoca Liverpool da göremiyordu sonuçta. Arsenal'in efsaneleştirdiği 2003-2004 sezonunda son kez bu ligde boy gösterdikten sonra yaşanan maddi krizler nedeniyle lige veda eden Leeds United'ı, Liverpool'un efsaneleştirdiği 2019-2020 sezonunun ardından tekrar devler sahnesinde görüyoruz. Kaderleri uzunca bir zamandır kesişen iki kulüp, yeni sezon fikstüründe ilk hafta eşleşince futbolseverleri heyecanlandıran bir bekleyişe sevk etmişti. kimileri tarafından dünyanın en iyi teknik adamları gösterilen Jürgen Klopp-Marcelo Bielsa karşılaşması, bu heyecanı tetikleyen unsurlardandı.



Kesenin ağzını açıp, özellikle hücum hattını elit seviyeye çıkaran Chelsea ve kritik noktalara transfer yaparak gücüne güç katan Manchester City ile çetin bir şampiyonluk yarışı vermesi beklenen     Liverpool, yine kadrosunu yeterli görerek girdi yeni sezona. Neredeyse Noel döneminde şampiyonluklarını ilan ettiklerini düşünürsek, artık makine düzenine geçmiş bu kadroya transfer ihtiyacı yokmuş gibi düşünülebilir. Ancak rakiplerin artık onlara karşı daha çok bileneceği, zaaflarını iyi etüt edebilen taktisyen hocaların artacağı bir gerçek. Ligin geç başlaması nedeniyle sıkıştırılmış fikstürü göz önünde bulundurup en azından yedek oyuncu havuzunu biraz daha genişletmeleri gerekirdi diye düşünenlerdenim. Nitekim çok ekstra katkı aldıkları taraftar desteğinden büyük oranda yoksun kalacakları, bunun da özellikle iç saha skorlarına yansıyabileceği aşikar.

Ancak yine de Leeds karşısında çok iştahlı, oyun kimliğinden bir şey kaybetmemiş bir Liverpool izledik ilk yarım saatte. Öyle bir maç başlangıcı oldu ki bu ligin neden çok sevildiğini göstergesi gibiydi. İlk geldiği yıl Messi-Ronaldo seviyesine çıktıktan sonra, gözle görülür bir düşüş yaşayan ancak yine de son 2 sezonda gelen başarıların mimarlarından olan Salah, 2018 günlerinden kesitler sundu. Mane-Firmino ikilisiyle uyumu yine üst düzeydeydi. Sol bek Andy Robertson kaldığı yerden devam ederken, sağda Trent Alexander Arnold etkisiz bir maç çıkarttı. Hatta ofsayt ile sonuçlanan Leeds golünde durduk yere topu kendi ağlarına göndermesi, maça olan konsantrasyonunun az olduğuna işaretti. Ofsayt kararı VAR tarafından dönse belki de gole sebebiyet verebilirdi. 

Maç boyunca güçlü rakibine karşı hiç geri adım atmayan, hatta maçın belli anlarında üstünlük kuran Leeds United, bu lige ne kadar gerekli bir takım olduğunu ilk günden göstermeyi bildi. Çıktıkları kontralarda Liverpool savunma oyuncularını epeyce terletti Leeds ileri uç elemanları. Bireysel hatasına nadiren rastladığımız Virjil Van Dijk bile oldukça kolay bir pozisyonda topu uzaklaştıramayınca Bamford ile golü buldular. İlk golde ise Harrison hem Trent hem Gomez engelini aşıp, Kalvin Phillip'in pasını asiste çevirdi. Hücumdaki bu etkinliğe rağmen savunmada yeni transfer Koch ve Struijk yaptıkları kritik hatalarla 3 gole sebebiyet verdiler. Sağ bek Ayling ise ileriki maçlar için umut vaat etti oynadığı oyunla. Lige yeni çıkan bir takımın en istemeyeceği rakiple oynadılar ve biraz daha direnebilseler puanla ayrılmaları işten bile değildi. Flaş transfer Rodrigo, mevkisi hariç bir görevde savunmaya yardım etmek isterken basit bir penaltı yapmasa görkemli bir başlangıca imza atacaktı Bielsa'nın talebeleri. Yine de gelecek için taraftarına umut saçtılar.



Futbola kısa bir aranın ardından tekrar döndüğümüz bugünlerde keyifli bir maç ortaya koyan bu 2 güzide takımın benzer kaderleri bakalım bu yıl onları nerelere sürükleyecek. Hedefler farklı olsa da yönetim profili benzer olan iki takım bize yine güzel maçlar vaat ediyor.



Yorumlar