Burak Elmas'ın Okan Buruk'u veto etme nedeninin altında yatan gerçekleri araştırdık. Bunun için hikayenin en başına çeyrek asır kadar geriye gidip arşivleri kurcaladık.
1997 yılında Faruk Süren ikinci kez Galatasaray başkanı seçildiğinde yönetimine öyle genç bir ismi alır ki herkesi şaşkına çevirir. 30 yaş üstü pek çok sporcunun olduğu kulübün yönetim kurulunda henüz 23'ündeki taze bir iş insanı da yer almaktadır. Altyapıdan sorumlu olarak yöneticilik kariyerine hızlı bir giriş yapan Burak Elmas'tan yeni Bülentler, Tugaylar, Okanlar yetiştiren ekibin başı olması istenmiştir. Hatta daha ilk görev yılında onlardan biri A takıma çıkmaya hazır hale gelmiştir bile. Emre Belözoğlu, 20 yılı aşkın süre kalacağı futbol vitrinine onunla birlikte adım atar. Gündemin ana maddesi olan Burak Elmas-Okan Buruk tartışmasındaki gizli özne olarak gözükse de hikayenin ana kahramanı aslında Emre Belözoğlu'ydu diyebiliriz.
Zira A takımda süre almaya başladığı andan itibaren yaşının çok üzerinde performans gösteren son Galatasaraylı olarak Okan Buruk'u gösterebilen futbol kamuoyu için, aradan geçen 5 yılın sonrasında Emre Belözoğlu hayli heyecan verici etki yaratmıştı. Galatasaray orta sahasında o günlerde Hagi gibi bir maestro olsa da Emre ve Okan özellikle 2000 Uefa Kupası'na giden yolun kilometre taşlarıydı. İki futbolcunun da yıldızlaştığı sezonların ardından hem yaşının daha genç olması hem de takımının daha çok ihtiyacı olan bir bölgede oynaması nedeniyle aslında sadece Emre Belözoğlu, Inter'in bonkör başkanı Massimo Moratti'nin radarına girmişti. Günümüzde sıkça rastlanan ancak 2001 yılında henüz yaygınlaşmamış olan "Sözleşmesinin son 6 ayında oyuncu istediği kulüple görüşebilir" maddesine istinaden Emre'nin aklını çelmeye çalışan Inter yöneticileri genç oyuncudan gelen bir şartla karşılaştılar. Buna göre Emre, oyununa katkı sağladığına çok inandığı, "Abim" dediği Okan Buruk'un da alınmasını istiyordu. Düşünün Serie A'nın Serie A olduğu, birbirinden ünlü yıldızların top koşturduğu o günlerde Inter gibi bir dev sizi istiyor ve siz bir de takım arkadaşınızın alınmasını istiyorsunuz. Dedik ya Inter'in bonkör başkanı Moratti'ydi diye böyle bir şarta bile "Hayır" diyememişti. Şimdiye nazaran farklı bir futbol ikliminin olduğu ortamda kadrosunda 40'ı aşkın futbolcu barındırdıklarından Okan Buruk'un da olmasında bir sakınca görmemişti efsane başkan.
Galatasaray cephesinde ise kendilerine danışılmadan gelen teklifleri haber alan Başkan Faruk Süren, sözleşmesi sezon sonunda bitecek olan 2 değerli oyuncusundan para kazanabilmek adına bir takım baskılar yapıyor, bu görevi de ağırlıklı olarak onların akranı sayılabilecek yaşta olan Burak Elmas üstleniyordu. Takım hem ligde hem Şampiyonlar Ligi'nde birbirinden kritik maçlara çıkarken, yönetim arka planda bu iki oyuncunun ikna edilebilmesinin mücadelesini veriyordu. Elmas'tan gelen yeni sözleşme tekliflerine Inter'in asıl istediği kişi olan Emre daha ılımlı yaklaşırken, Okan gitmekten yana tavır sergiliyordu.
Mayıs ayı geldiğinde ikisine de imza attıramayan yönetim çareyi bu kez FIFA'da arıyor ve Inter'i usulsüz transfer yapma girişimi nedeniyle şikayet ediyordu. Inter'in Mart ayı içerisinde kendisine sunduğu evrakları inceleyen FIFA, bu konuda İtalyan kulübünü haklı buluyor ve ön sözleşme imzaladıkları için iki futbolcunun da Temmuz 2001'den itibaren yeni kulüplerine katılabileceklerine karar veriyordu.
Konuyla ilgili dönemin futbol şube sorumlusu Ali Dürüst, "Başından beri iyiniyetli davrandık ve şimdi bunun bedelini çok ağır ödüyoruz. Ancak yapacak bir şey yok. Avrupa'da artık futbolcularla 5-7 yıllık sözleşmeler yapılıyor. Biz de bundan sonra böyle davranacağız. Emre'ye 2,5 milyon dolar önermiştik, oysa o 2 milyon dolara Inter'i tercih etti. Zararımız büyük." şeklinde açıklama yaparken o dönemlerde sessizliğe bürünen ikili köprünün altından epeyce sular aktıktan sonra biraz itiraf biraz da kendilerini koruma yönünde bir röportaj verdi. Belözoğlu'na göre Galatasaray'dan teklif beklemişlerdi ama gelmeyince geç kalmamak adına Inter ile görüşmeyi kabul etmişlerdi. Buruk ise açıklamasında Galatasaray'a değinmeden Inter'in asıl hedefinin Emre olduğunu, kendisinin transferinin sonradan geliştiğini vurguladı.
Galatasaray taraftarını asıl yaralayan kısım ise transferin basına net olarak sızmasından sonraki ilk oynanan maçta takımın Ankaragücü'ne evinde 2-1 yenilmesi ve bu mağlubiyetle birlikte 4 senelik şampiyonluk serisinin sona ermiş olmasıydı. Bu karşılaşmanın ilk yarısında kırmızı kart görüp oyun dışı kalan Okan, aynı zamanda sezonu kapatırken, Emre de etkisiz bir oyun sergilemesi nedeniyle uzun yıllar taraftar tepkisine maruz kaldı. Başarılı kariyerini Avrupa'da da sürdüren Emre Belözoğlu ezeli rakip Fenerbahçe'ye transfer olarak küllenmekte olan ateşe adeta benzin döktü. Fenerbahçe formasıyla efsaneler arasına adını yazdıran yıldız oyuncu her seferinde Galatasaraylıları kızdırmaya yönelik davranışlarda bulunurken, Inter sonrası önce Beşiktaş'a ardından tek sezonluk da olsa Galatasaray'a geri dönen Okan için tepkiler daha cılız kaldı. Yuvasının sarı kırmızılı camia olduğunu belirtmesi ve teknik direktörlük kariyerinde her gittiği takımda başarılı olması nedeniyle Terim sonrası taraftarın en çok istediği isim haline gelmesine yol açtı.
Galatasaray'dan teknik direktörlük için teklif almadığını ama alırsa seve seve kabul edeceğini açıklamasının ardından duruma kayıtsız kalmayan Burak Elmas ise 21 yıl önce yaşananları unutmadığını ve unutmayacağını açık bir dille ifade etti. Son maçlarda taraftarların protestosuna maruz kaldığı, istifasının yüksek sesle istendiği bir ortamda böyle bir çıkış beklenmiyordu kendisinden belki ama konunun bu sert söylemiyle kendisinden sonra gelecek başkanların kararlarına da sirayet edebileceğini söyleyebiliriz. Özellikle yeni nesil Galatasaraylıların gözünden düşmesini sağlayarak Okan Buruk'tan sağlam bir intikam almış olabilir. Ancak kendisine seçim kazandıran Fatih Terim'in arkasından iş çevirerek Domenec Torrent'i getirmesinin üzerinden henüz 1 ay bile geçmemişken camiada "Yeniden hoca arayışı mı var?" sorusunun sorulmasına sebebiyet verdiği için zamanlama açısından oldukça tartışılacak bir açıklama yaptığını görmezden gelemeyiz. Elmas, bu sözünü de unutup Buruk'la yeni bir maceraya atılır mı sorusuna "Evet" demek zor ancak birlikte yürüdükleri Terim gibi güçlü bir figürle yolları ayırdıktan sonra böyle bir karar vermesi şaşırtıcı olmayacaktır. Akhisar'la Türkiye Kupası, Başakşehir'le lig şampiyonluğu kazanan, yeni nesil yerli antrenörler arasında en çok takdire mazhar olan Okan Hoca'yı yıllar sonra Florya Metin Oktay tesislerinde görmek bir çok Galatasaraylının isteği. Üstelik bugün taraftar arasında bir anket yapılsa başkan gitsin, Okan Buruk gelsin diyenlerin oranı ezici bir üstünlük sağlayabilir. Altyapısından yetiştiği, yıllarca hizmet ettiği ancak soyadı gibi "Buruk" şekilde ayrıldığı yuvasına dönüp dibe vuran Galatasaray'ı eski kimliğine büründürebilirse zamanında kırdığı kalpleri yeniden kazanabilir. Tıpkı 1993'te bir Trabzonspor maçı esnasında ayağı kırıldığı gün 7'den 77'ye Türk halkına hissettirdiği derin duygular gibi.
Peki sizce Burak Elmas bu çıkışında haklı mıydı? Okan Buruk'un üstünü çizmesi kulüpteki dengeleri etkileyecek mi? Mazide yaşananlara sünger çekilip Galatasaray adına ortak bir yol bulunur mu?
Yorumlar
Yorum Gönder